Aşağıda, Gönül Yarası filmi hangi köyde çekildi? sorusunu merkeze alarak, felsefi bir bakış açısıyla kaleme alınmış, etik-epistemoloji-ontoloji eksenli bir WordPress blog yazısı bulacaksınız.
Başlık: “Gönül Yarası’nın Mahrem Mekânı: Köy, Kimlik ve Varoluşsal İzler”
—
Filozof Bakışıyla Giriş
Her film bir mekân seçer; bu seçim salt görseldir sanılsa da, aslında izleyicinin ontolojik ve epistemik algısıyla ilgilidir. Filmde mekân, yalnızca arka plan değil, bir karaktere dönüşür; ruhun yer aldığı coğrafyadır. Bu bağlamda, “Gönül Yarası hangi köyde çekildi?” sorusu, yalnızca set lokasyonunu sormak değildir; o mekânın, film dünyasında ve zihnimizde hangi varoluşsal rolü üstlendiğini de sorgulamaktır.
Bir mekân seçimi, etik katmanlara da dokunur: çekilen köy halkı, yerel kimlikler, kültürel kodlar, o filmde temsil edilenler ve edilmeyenler açısından bir sorumluluk taşır. Epistemolojik açıdan ise orada “görünen” ve “bilinen” ile “bilinmeyen” arasında bir sınır çizilir: kamera neyi alır, neyi arka planda bırakır? İşte bu yazıda, önce çekim mekanı verisini aktaracak, ardından etik, epistemoloji ve ontoloji perspektiflerinden bu mekân seçiminin anlamını kavramaya çalışacağım.
—
Çekim Mekânı Gerçeği: Girmeli Köyü
Gönül Yarası filmi, Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Eskihisar kasabası Girmeli köyü çevresinde çekilmiştir. [1] Filmin bazı sahneleri ise İstanbul’un Samatya semtinde çekilmiştir. [1]
Bu durumda, “hangi köy” sorusu tam bir doğrulukla “Girmeli köyü” cevabını alırken, film dünyasının mekân pratiği heterojenlik ve çoklu mekân kullanımını da içerir. Dolayısıyla film gerçek mekânıyla hayal mekânı arasında bir sınır kurar — ve bu sınır hem izleyici hem hikâye açısından kritiktir.
—
Ontolojik Katman: Köy ve Varoluşsal Doku
Ontoloji açısından bakarsak, Girmeli köyü filmde yalnızca fiziksel bir yer değildir; bir “varlık sahnesi”dir. Karakterler orada ete kemiğe bürünür, kaderleri toprakla, kültürle, toplumsal yapı ile ilişkilenir. Köy, yalnızca geçmişin izlerini barındırmakla kalmaz; karakterlerin varoluşlarının kök saldığı, gölgelerini taşımaya başladığı bir “varlık bölgesi” olur.
Filmde Nazım’ın Anadolu’da öğretmenlik yaptığı dönemler, köyün hafızasında hâlâ titreşir; köy, geride bıraktığı insanla onun geçmişi arasındaki o “ara-zemin”dir. Dünya karakterinin İstanbul’a gelmesi, bu köy varoluşundan kopuşu imler; ama izleyici köyün varlığını her sahnede geri çağırır.
Bu bağlamda, mekân — gerçek mekân ile film mekânı — bir ontolojik gerilim üretir: Gerçek köy ile filmde yeniden inşa edilen köy arasında bir fark vardır; bu fark, varlıkların nasıl konumlandırıldığını etkiler.
—
Epistemolojik Katman: Görme, Bilme ve Görünmez Olan
Epistemoloji açısından bakıldığında, kamera ile izleyici arasında köyün bir temsili kurulur. Kamera neleri seçer, neleri perde gerisinde bırakır? Hangi sokaklar, hangi ev cepheleri, hangi iç mekânlar görüntülenir? Bu seçmeler, izleyicinin köyü nasıl “bildiğini” sınırlar ve kurar.
Köyün kimliği yalnızca çekilen sahnelerle tanımlanır; geri kalan mekân bilgisi “görülmeyen” içinde kalır. Bu da epistemik bir eksiklik — biz yalnızca “onu seçilmiş haliyle” biliriz. Bu seçilmişlik, kültürel olarak belirlenmiş kodlarla örtülüdür: taş evler, dar yollar, köy ahalisi figürleri… Belki de köy halkının yaşamının niteliği, görüntüde yer almayan detaylarda gizlidir.
Ayrıca, izleyici filmi izlediğinde, kendi bilgi önkabul ve beklentileriyle köyü “tamamlar”. İzleyici zihninde bir köy resmi oluşur; bu resim, gerçek köyle örtüşmeyebilir. Dolayısıyla epistemoloji burada devreye girer: “Ben bu köyü biliyorum” dediğimiz şey, aslında çekim seçkilerinin, kürasyonun ve izleyici yorumunun bir bileşkesidir.
—
Etik Katman: Temsil, Sorumluluk ve Yakınlık
Bir film mekânı seçerken etik yükümlülükler ortaya çıkar. Yerel halkın kültürü, yaşayışı, değerleri, film sürecinde nasıl temsil edilecektir? Çekim sürecinde köy halkı nasıl muamele görmüştür? Kameranın köylülere karşı mesafesi ve yaklaşımı nasıldır?
Köy seçiminin ardındaki kararlar, izleyicinin zihninde “östaloni” bir köy imgesi inşa eder. Eğer film yalnızca romantik, medeniyet karşıtı bir “gönül köyü” miti üretirse, gerçekte orada yaşayan insanların karmaşıklığını silikleştirir. Bu da etik bir sorundur: temsil etmek ile indirgemek arasındaki çizgi.
Gönül Yarası’nın yapım sürecinde, Girmeli köy halkının katılımı, rızası, köyün yapısına zarar verilmemesi gibi hususlar, etik açıdan değerlendirilebilecek sorulardır.
—
Sonuç ve Düşündürücü Sorular
Gönül Yarası filminde, Girmeli köyü yalnızca bir çekim mekânı değil; ontolojik bir zemin, epistemolojik bir sınır, etik bir sorumluluk alanıdır. Bir mekân seçimi, film dünyasının düşüncesidir; mekân seçimi, kimlik, değer ve varoluşla kurulan bir ilişki falıdır.
Okuyucuya bırakıyorum:
– Film mekânı (köy, kasaba, mahalle) seçimi, karakterlerin iç dünyaları ve toplumsal ilişkileriyle nasıl örtüşmeli?
– Kamera eğilimi ile “görülmeyen” köy gerçekleri arasında ne tür çatışmalar vardır?
– Bir köy filmi yazarken, etik olarak mekân halkıyla ve kültürel kodlarla nasıl bir ilişki kurulmalıdır?
Bu sorularla, sadece “Gönül Yarası hangi köyde çekildi?” bilgisini vermekle kalmayıp, o köyün film dünyasında nasıl bir “varlık alanı” oluşturduğunu birlikte düşünmüş olduk.
—
Sources:
[1]: https://www.sondakikaizmir.com/gonul-yarasi-filmi-nerede-cekildi-hangi-koyde-cekildi-ne-zaman-cekildi-kac-yilinda-oyunculari-isimleri/?utm_source=chatgpt.com “Gönül Yarası filmi nerede çekildi hangi köyde çekildi ne zaman çekildi …”