Anksiyete ve Heyecanın Tarihsel Kökleri: İnsanlığın Kadim Duygusal Serüveni Bir tarihçi olarak geçmişin derinliklerine daldığımda, insan duygularının zamana karşı değişmeyen bir sabit olduğunu görürüm. Anksiyete ve heyecan, yalnızca bireysel deneyimler değil; insanlık tarihinin nabzını tutan iki güçlü duygudur. Kimi zaman tanrılardan korku, kimi zaman geleceğe dair umut; bazen bir savaşın, bazen de bir aşkın eşiğinde hissedilen aynı titreşimlerdir bunlar. Bu yazıda anksiyete ve heyecan kavramlarını tarihsel bir yolculukla ele alarak, geçmişten bugüne nasıl biçim değiştirip bugünün insanına yansıdığını inceleyeceğiz. — Antik Çağlarda Anksiyete: Tanrılar, Kehanetler ve Kader Korkusu Antik Yunan dünyasında anksiyete, kaderin belirsizliğinden doğuyordu. Delphi Kehanetleri’nde geleceği öğrenmeye çalışan…
Yorum BırakGünlük İzler Yazılar
Kanun Teklifi Ne Zaman Sonuçlanır? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Adalet Perspektifinden Bir Değerlendirme Bazen gündelik hayatın koşturmacasında bir yasanın ne zaman yürürlüğe gireceğiyle ilgilenmek sıradan bir bilgi arayışı gibi görünebilir. Fakat aslında bu süreç, toplumun değerleriyle, adalet anlayışıyla ve hepimizin hayatına dokunan görünmez dinamiklerle derinden bağlantılıdır. Bir kanun teklifinin sonuçlanma süresi sadece teknik bir zaman çizelgesi değildir; aynı zamanda farklı seslerin, bakış açılarının ve mücadelelerin sahne aldığı toplumsal bir yolculuktur. Bu yazıda, kanun tekliflerinin nasıl ve ne zaman sonuçlandığını anlamaya çalışırken, konuyu toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet merceğinden ele alacağız. Kanun Teklifi Süreci: Yasal Zamanın Ötesinde Bir Yolculuk Türkiye’de…
Yorum BırakYarasa Gübresi Neden Değerli? Felsefi Bir Bakışla Doğanın Bilgeliği Bir filozof, evrene baktığında yalnızca var olanı değil, var olmanın anlamını da sorgular. Yarasa gübresi üzerine düşünmek ilk bakışta gündelik, hatta tuhaf görünebilir. Oysa bu madde, doğanın döngüsünün, etik sorumluluğun ve bilginin doğasının bir aynası gibidir. Felsefenin alanına adım attığımızda, yarasa gübresinin değeri yalnızca tarımsal verimlilikle değil, insanın doğayla kurduğu ontolojik, epistemolojik ve etik ilişkiyle açıklanabilir. Ontolojik Açıdan Yarasa Gübresi: Varlığın Dönüşümü Ontoloji, varlığın ne olduğunu ve nasıl var olduğunu sorgular. Bu açıdan bakıldığında yarasa gübresi, yaşamın kaçınılmaz dönüşümünün somut bir ifadesidir. Yarasa, karanlıkta dolaşan bir canlı olarak çoğu kültürde gizem,…
Yorum BırakKamışkulak Nasıl Yazılır? Dilin, Toplumun ve Algının Kesiştiği Nokta Kelimelerin sadece harflerden ibaret olmadığını düşündüğüm bir günün akşamıydı. “Kamışkulak nasıl yazılır?” diye sormuş biri. İlk bakışta basit bir yazım sorusu, ama işin içine girdikçe fark ettim ki mesele sadece dilbilgisi değil; algı, kültür, hatta cinsiyet farkı kadar derin bir konu. O yüzden gel, bu yazıda birlikte düşünelim: Bu kelimeyi doğru yazmak mı önemli, yoksa doğru anlamak mı? Kamışkulak mı, Kamış Kulak mı? Türkçede birleşik kelimeler daima bir tartışma konusudur. “Kamışkulak” sözcüğünü duyduğumuzda kimimiz tek parça, kimimiz ayrı yazar. Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre doğru yazım “kamışkulak” şeklindedir. Yani bitişik yazılır.…
Yorum BırakSüper Gezegen Nedir? Bir Felsefi Keşif Felsefi Bir Sorudan Başlamak: Evrenin Derinliklerine Bakış Evrenin derinliklerine bakarken insan, küçük bir nokta kadar bile olmasa da, kendi varlığının büyüklüğü hakkında düşündüğünde ne hisseder? İnsanlık tarihi boyunca, gökyüzü, yeryüzünden bağımsız bir şekilde büyüleyici bir gizem olarak kalmıştır. Bugün, teknolojinin ve bilimsel bilgi birikiminin zirveye ulaşmasıyla birlikte, bir gezegenin büyüklüğü ve nitelikleri üzerine daha derin sorular sorabiliyoruz. Peki ya “süper gezegen” kavramı? Bu kavram sadece astronomik bir tanım mı, yoksa insanlık ve evren arasındaki ilişkimizin daha geniş bir anlamını mı yansıtıyor? Süper gezegenler, genellikle kendi yörüngelerinde dönen, Dünya’dan çok daha büyük ve kütlesel olarak…
Yorum BırakKampçılık Sporu Nedir? Doğayla Bağ Kurmanın Evrensel ve Yerel Yansımaları Doğanın kalbinde bir çadır kurmak, yıldızların altında uyumak, sabahın serinliğinde kuş sesleriyle uyanmak… Kampçılık, kimine göre bir kaçış, kimine göre bir yaşam tarzı. Benim içinse; dünyanın farklı köşelerinde aynı hissi paylaşan insanların görünmez bir topluluğu. Peki, kampçılık sporu nedir ve neden bu kadar çok kültürde yankı bulur? Gelin, bu soruya hem küresel hem de yerel pencerelerden bakalım. Kampçılık: Sadece Bir Aktivite Değil, Bir Deneyim Biçimi Kampçılık, en basit tanımıyla doğada konaklama yapmayı içeren bir açık hava etkinliğidir. Ancak bu tanım, bu yaşam pratiğinin özünü yansıtmakta yetersiz kalır. Çünkü kampçılık, doğaya…
Yorum BırakAşağıda siyaset bilimi açısından “Güldür Güldür yeni bölüm ne zaman başlıyor?” sorusunu bir tür “meydan okuma”ya dönüştüren, güç, kurum, ideoloji ve vatandaşlık ekseninde analiz eden, provoke edici sorularla dolu özgün bir makale bulacaksınız. — Güç İlişkileri, Komedi ve “Yayın Başlangıcı” Ritüeli Siyaset bilimi alanında çalışan biri için “Güldür Güldür’ün yeni bölümü ne zaman başlayacak?” sorusu, ilk bakışta hafif, gündelik bir medya-sorusu gibi görünebilir. Oysa bu soru, güç, kurum ve ideoloji kavramlarıyla harmanlandığında; toplumsal düzenin normları, iktidar sembolleri ve vatandaşla devlet arasında kurulan hayali bağları düşündürür. Yayının başlangıç tarihi, yalnızca bir eğlence programının takvimini göstermez; izleyiciyle kurulan “Zamanın düzeni”ne dair sembolik…
Yorum BırakGalatasaray KAP Ne Demek? Futbolun Ciddiyetine Mizah Katıyoruz! Futbol… Kimine göre hayat memat meselesi, kimine göre de “22 adamın bir topun peşinde koşması.” Ama gelin görün ki, Galatasaray söz konusu olduğunda o top bir anda gezegenin rotasını bile değiştirebilir. Hele bir de “KAP” diye bir şey çıkıyor karşımıza… KAP ne? Kapı mı? Kapıyı kim kapattı? Yoksa sevgilinizin sizi terk etmeden önce söylediği o meşhur “kapıyı çarpma” mı? Hayır hayır, durun, panik yok! Bugün “Galatasaray KAP ne demek?” sorusuna eğlenceli ve bir o kadar da bilgilendirici bir şekilde cevap veriyoruz. KAP = Kamuyu Aydınlatma Platformu (Kapıyı Çalan Borsa) Öncelikle işi ciddiye…
Yorum BırakAt Tırnağı Ne İşe Yarar? Gücün, Dayanıklılığın ve İnsan-Hayvan Dostluğunun Sessiz Kahramanı Atların zarif koşularını izlediğimizde çoğumuzun aklına gelen ilk şey, onların gücü ve özgürlüğüdür. Fakat bu gücün ardında gözden kaçan ama hayati bir detay vardır: tırnakları. Evet, kulağa basit gelebilir ama at tırnağı, onların yaşamında, performansında ve sağlığında belirleyici bir rol oynar. Bugün, hem bilimsel verilerle hem de gerçek hayattan örneklerle bu sessiz kahramanın önemini keşfedeceğiz. At Tırnağı Nedir? Temelden Başlayalım At tırnağı, aslında sertleşmiş keratin tabakasından oluşan bir yapıdır. İnsan tırnağıyla aynı temel maddeden oluşur ancak çok daha kalın, dayanıklı ve fonksiyonel hâle gelmiştir. Ortalama bir at tırnağı…
Yorum BırakGulyabani Romanının Konusu Nedir? Edebiyatın Öğretici Gücü Üzerine Pedagojik Bir Bakış Öğrenmenin Dönüştürücü Gücüyle Başlamak Bir eğitimci olarak her zaman şuna inanırım: öğrenme yalnızca bilgi edinmek değil, dünyayı yeniden anlamlandırmaktır. Öğrencilerimize bir romanı okuturken onlara sadece olay örgüsünü değil, insanın düşünsel dönüşümünü de öğretiriz. İşte bu bağlamda Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Gulyabani” romanı, hem bireysel hem de toplumsal öğrenmenin en çarpıcı örneklerinden biridir. Roman, yalnızca bir “korku hikâyesi” değil, aynı zamanda cehaletle akıl arasındaki savaşın edebi biçimidir. Romanın Kısaca Konusu “Gulyabani”, ilk kez 1913 yılında yayımlanmıştır. O dönem Osmanlı toplumunun modernleşme sancıları yaşadığı bir zamandır. Roman, bir konakta geçen olaylar etrafında…
Yorum Bırak