İçeriğe geç

Cinsiyetçilik ne denir ?

Cinsiyetçilik Ne Denir?

Herkesin bir kırılma noktası vardır. Bazen yaşadığımız bir olay, yıllardır içinde biriktirdiğimiz duyguları aniden ortaya çıkarabilir. İşte cinsiyetçilikle tanışmamın, onu gerçekten hissetmemin hikayesi de tam böyle bir anın ürünüydü. Kayseri’nin o sıcak, kasvetli yaz akşamlarından biriydi. Havanın nemi, ciğerlerimi kavururken, içimdeki boşluk da yavaşça genişliyordu. Belki de, en çok o gün ne hissettiğimi anlatabilirim: Kırgın, üzgün ve bir o kadar da öfkeliydim.

O Gün Ne Oldu? Ne Hissettim?

Benim için her şey küçük bir sohbetle başladı. Arkadaşım Ayşe’yle, her zamanki gibi bir kafede buluşmuştuk. Kayseri’nin o değişmeyen yaz akşamı sıcaklığında, iki çay siparişi verdik ve masada yıllardır yapmamız gereken, ama bir türlü yapamadığımız “derin” sohbetlerden birine başladık. Konuştuğumuz şeyin başlangıcı basitti; iş yerindeki bazı zorluklar ve hayatta ilerlemeye çalışan bir genç kadının yaşadığı anlık sıkıntılar. Ama sonra birden, konuyu cinsiyet eşitsizliğine getirdi.

Ayşe’nin anlatmaya başladığı olay, birden bana garip geldi. Kadınların, iş dünyasında nelerle karşılaştığını anlatırken, gözlerinde bir öfke vardı. “Yine aynı şey,” dedi. “Sadece bir kadın olduğum için, bir projeye öneri yapmam bile zor oluyor. ‘Kadınsın, önce evini düşün’ gibi şeyler duyuyorum. Ama erkekler sürekli yükseliyor.”

İlk başta buna çok takılmadım. “Ne var ki bunda?” dedim kendi kendime. “Bazen kadınlar da böyle şeylere takılabiliyor.” Ama Ayşe’nin cümleleri zihnime kazındı. İçimde bir şeyler kıpırdamaya başladı. O an fark ettim ki, bu olay sadece bir iş yerindeki durumdan ibaret değildi. Ben de bazen benzer şeyleri yaşamıştım. Aslında cinsiyetçilik, her gün hayatın içindeydi ve ben yıllardır bunun farkında değildim.

İçimdeki Kırılma Noktası

Bir gün sonra, ofise gittiğimde, olayların farklı bir yönünü fark ettim. Mesela, işyerindeki bir toplantıda herkes fikirlerini beyan ediyordu. Bir erkek çalışan, projeyi anlatırken, herkes “Aferin” diyordu. Ama bir kadın, aynı projeyle ilgili bir öneri getirdiğinde, gözler sadece o anı geçiştirmek için “Evet, evet, çok güzel ama…” gibi şeyler söylendi. O anda hissettim: İçimde bir şey patladı. O anın içinde, kadın olmanın ne kadar zorlayıcı ve eksik hissettiren bir şey olduğunu tüm bedenimde hissettim. Cinsiyetçi bir bakış açısının nasıl insanı küçültebileceğini çok derinden yaşadım.

Hepimiz buna alışmaya mı başlamalıydık? Benim cevabım “hayır”dı. İçimdeki kırılma, aniden bir sarsıntıya dönüşmüştü. Artık, o kadar çok insanın hayatına girmeye çalışan ve hep bir adım geride duran bir kadın olma duygusuyla baş başa kalmak istemiyordum. Ama ne yazık ki, toplumsal normlar buna pek de göz yumuyordu. Hayatın her alanında bir kadın olarak sürekli olarak daha fazla kanıtlamak zorunda kalmak… İşte o an bunu hissettim. Cinsiyetçilik ne denir? Denebilir mi? Duyulabilir mi? Gerçekten bir çözüm bulmak bu kadar mı zor olmalıydı?

Bir Kadın Olarak Ne Yapmalı?

O günden sonra, her şeyin farkına varmaya başladım. Kadın olmanın sadece fiziksel bir durum olmadığını, aynı zamanda her an karşılaşılan, sürekli yargılanan ve küçümsenen bir şey olduğunu anladım. Kadınların yaşadığı ayrımcılığın, küçültmenin, susturulmanın aslında gündelik bir gerçeklik olduğunu ve bununla yüzleşmenin ne kadar zor olduğunu düşündüm. Ayşe’nin sözleriyle birleşen bu farkındalık, içimde bir öfkeye dönüştü. Ama bir yandan da, cinsiyetçilikle mücadele etmek için daha fazla ses çıkarmam gerektiğini hissettim. Herkesin bana “sadece bir kadın” olarak bakmasına daha fazla katlanamazdım. Artık bu hayatı sadece kabul etmek değil, değiştirmek istiyordum.

Ve Umut…

Bir kadın olarak bu kadar çok engelle karşılaşmışken, bir yandan da içinde bir umut ışığı yanmaya başlıyor. Belki de değişim küçük adımlarla başlayabilir. Kendimle barışarak, bu toplumda bana dayatılan sınırlamaları yıkmak ve etrafımdaki insanlara da bu konuda farkındalık kazandırmak… İşte bu, benim için bir umut kaynağıydı. Ve ne olursa olsun, kadın olarak bu dünyada var olmaktan vazgeçmeyeceğimi biliyorum. Bu yazı, belki de bir başkası için bir uyanış olur. Belki de birileri okur ve bu durumun normal olmadığını fark eder. Sonuçta, cinsiyetçilik bir şey değildir. Cinsiyetçilik, sadece bir bakış açısıdır. Bu bakış açısını değiştirebilirsek, hep birlikte daha eşit bir dünyada yaşayabiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet girişbets10